4 Ocak 2008 Cuma

Uykusuz Vagon


Ayrilali cok olmadi sehirden. Trene binerken, arkamda bir el sallayanim yoktu. Kimse bilmiyor gittigimi. Bilsinler de istemedim. Tren hareket ettikten sonra gozumu kapatip bir sarkiyi sectim, son bes dakikadir o sarkiyi dinliyorum. Artik gozumu kapatarak yapiyorum her seyi. O zaman biraz olsun cekebiliyorum dunyayi. İplerimi biraktim zaten. İnsanlar da olaganca kirliligiyle suratima gulup duruyorlar. Bense hepsine karsi soguk bir duvarim. Anlamsiz guldugum de oluyor. Sevmiyorlar beni. Sevseler de fark etmez ya hani.

Oturdugum kopartimanda dort kisiyiz. Benim yaslarimda bir adam, karsimda bir ogrenci yaninda da yaslica bir kadin var. Arada gozgoze gelmemek icin ceviriyoruz kafalarimizi. Bilmezler ki, ben komsularimi bile tanimam. Her gun suratima kapisini carpan komsum benden ve yaptiklarimdan haberdar buyuk ihtimal. Bense seslerinden baska hicbir sey bilmiyorum haklarinda. Apartmanda beni bilmeyen yoktur akillarinca. Her seyimi arastirip da hicbir seyimi bilmezler. Adimi gercek adim sanarlar. Oysa ki yalandir her sey; gorundugu gibi degildir. Beni bilmeseler de olur. Onemsiz biriyimdir. Arada sinirlenir, muzigin sesini sonuna kadar acarim. Ancak biri bile kapimi calmaz. Bilirim rahatsiz olurlar, ama korkarlar kapimi calmaya. Olur da ben onlari iceri alir oldururum, ne malum!

Bu trene bindigimden beri dusunuyorum. İlk uzun yolculugum bu. Kacmak ve gitmek cesaret ister cunku. Dusundukce delirecek gibi oluyorum. Arada pencereden direkleri, evleri sayiyorum. Evler kimi zaman gosterisli, kimi zaman renksiz ve kirik dokuk. Diyorum ki icimden su yesil boyali evde alti kisi kaliyor, altisindan ucu cocuk, ikisi ebeveyn, biri de babanene. Sonra sacma fikirleri atip kafamdan yolu dinliyorum. Yol bir resim gibi uzuyor onumde. Sesler boluyor sarkiyi, sarki da orta yerine daliyor seslerin. Hepsi karisiyor. Kafam kazan.

Uyuyakalmisim. İnsanlar yavasca buyuyor gozlerimde. Konusmak istiyorum. Dilim damagim kurumus uykuda. Eskiden de boyle olurdu. Aksam ustu uykuya daldim mi hep susuz uyanirdim. Nedense korkutmuyor sesler beni. Yanimdaki adam tedirgin, kadin aglamaya baslamis. Ogrenci uykudan yeni uyandigindan anlamsizca bakiyor etrafina.

Ne oldugunu bilmiyorum. Koltugumda rahatsizca geri cekilip kulakligimi cantama attim. İcimde garip bir carpinti, nefes almakta zorlaniyordum. Birkac kisinin uzaktan gelen bagirmasini duydum sadece. Sert adimlar vagonda yankilaniyor, herkesi korku icinde birakiyordu. Sorsalar korkuyor musun diye? Korkmuyorum derdim. Bedenim korkak olabilirdi belki. Yasli kadin `Eyvahlar olsun` deyip duruyordu. Bu haliyle beni eskiye goturuyordu kadin. Babanem de ne zaman basini asan bir isi olsa `Eyvahlar olsun` derdi. Ne zaman soylese bu cumleyi sinirlerim bozulurdu. Hem tekrarlar her sekilde sinir bozucudur bana gore. Bu bakimdan bir kelimeye takildigimda, hemen vazgecmeye calisirim ondan. Hatta bazen silerim onu hafizamdan, yeter ki tekrara bulanmasin cumlelerim.

Yanimdaki gozlerini kapiya dikmis gelip geceni izliyordu. Ogrenciyse cantasini kucaklamis durumu anlamaya calisiyordu.

Postallarin sesi gittikce buyuyordu kulagimda. Sesi dinlerken kapidan girdiklerini zar zor fark edebildim adamlarin. Dort kisiydiler, arkalarinda belki daha fazlasi disarida bekliyordu. Ama iceri giren sadece dort kisiydi. Kadina ismini sordular. Kadin titreyerek
`Humeyra` dedi. Sonraki sorulara da ayni sekilde cevap verdi. Ogrenciyi es gecip adama dondu, liderleri oldugunu dusundugum adam.
`Kimsin` dedi. Adam sesini toparlayarak konustu. Basta bagirdi, kufretti. Adam silahi kafasina dayayinca aglamaya basladi. Sonra ardindan sinir krizi gecirircesine guldu. Ogrenci bunlari izlerken kulaklarini tikadi. Adam deliye donmuscesine hem aglayip hem de kahkahalar atarak guluyordu. Adami birakip bana donduler sonrasinda. Elimde kalin bir kitap vardi.
-Ogretmen misin?
-Ogretmenim.
-Nerden geliyorsun?
-Istanbul`dan.
-Nereye?
-Bilmiyorum.
-Cantani ver.

Cantami cektim. Kafama silahi dayadi. Olmek umrumda degildi. Aslinda cantamda da bir sey yoktu, ne diye durup dururken onun icin olmeyi goze aliyordum bilmiyorum. Ogretmen degildim. Gazetelerde calisan zavalli bir yazardim sadece. Ama ogretmen olarak bilseler ne cikar ki? Cantami cektigimi gorunce iyice sinirlendi adam. Olmeye bu kadar hevesli oldugumu bilmezdim. Silahin soguklugunu unutup ogrenciye baktim. Cocuk icine buzusmus cantami vermem icin dua ediyordu buyuk ihtimal. Hayati boyunca unutamayacagi bir goruntu gormek istemezdi. Yasli kadin `Eyvahlar olsun`u bilmem kacinci kez soyleyerek gozlerini benden kaciriyordu. Yanimdaki adam hala kendini kaybetmis bir sekilde ansizin gulup ansizin kederleniyordu.

-Ver cantayi!

Yine vermedim cantami. Konusmadim da. Sustum. Tetigi cekmeye hazir elini duzeltti adam. Vucudum kan ter icinde kalmisti. Ama hangi akla hizmettir bilinmez, icinde bir sey olmayan cantami, hala yasamimla korumaya devam ediyordum.

Bir tetik sesi kulaklarimi paramparca etti. Kursun benim vucudumu degil bir baskasini buldu. Hedef de ben degildim zaten. Adam hangi el cabukluguyla yapti bilinmez silahi ters yone dogrultup ogrenciyi vurdu. Ogrenci gozlerimizin onunde yere yigildi.

Sonra gittiler. Gerisini pek hatirlamiyorum. Bayilmisim. Uyandigimda cantam hala kucagimdaydi. Gozlerimi acip kapatiyorum, hala ayni kareye geliyor gozlerim. Kan revan icinde kalmis bir cocuk.

Henuz konusmaya alisamadigimdan daha cok yaziyorum. Bir cantanin nelere mal oldugunu degil. Olmenin mi olu gormenin mi insani daha cok etkiledigini yaziyorum. Belki de hicbir seyi. Buraya -yani burasi bir hastane sanirim- geleli cok olmadi. Yaziyorum. Anlatmanin kolay degildir. Yasamak da. Hem kimse insanlarin kolay, yasamin guzel oldugunu soylemedi bize. Konusarak anlasalim diyorsaniz, ben su an icin susuyorum.

4.12.08-12.06

eksikhece.com

Artık http://eksikhece.com 'dayız!!!