28 Eylül 2007 Cuma

Derin Derim ki;

Kafamı vurdum yattım. Hayat zor bazen ya… Her zaman eğlenemiyorsun yani. Yani dağıtamıyorsun kimi zaman kendini. Doğru olmak da yanlış olmak da zor hani ayırt edemiyorsun yaptıklarını, sezdiklerini… Zor lafını da hiç sevmem ya, kaçışın temsili gelir bana. Ne kovalamak olmalı ne kaçmak, öyle bir hayat felsefesinde hüküm sürmeli ki vicdan rahat uyumalı vurup kafayı yatınca.

Bir de hayal kurmalı, her felsefenin gerekliliği. Üç parmaklı kurbağalarla oturup kahve içmeli çikolata bahçelerinde. Sucuk ağacı ormanında yaşayan büyük teyzeyi her hafta ziyaret etmeli. Hiç yorulmamalı beden, ruhun kurgusundan geride kalmamalı. Birikmeli bir hayalde, biriktirmeli hayalleri, ne de olsa birisine verilir bir gün gerçeklik geçerliliğin diploması.


Bir M harfi kadar zikzak doldurabilir yaşam bana. Sağa bakış atıp bir fizik problemine epsilon olma isteği yatabilir mesela M’de. Derin’e rağmen bir W olma riskini de göze alabilir M. W’ya tanınan dört günlük sabır zamanını doldurup sola da bakabilir. Solda bir mana katamayınca kendine, ayaklarını tekrar yere de basabilir. Bu atılımların hepsi dört köşe olmak için bir yoldur aslında M'ye .


Etrafında tüm dünya esnerken bırakabilirsin kendini yatağına. Uzaktasın dertlerden uzakta. Dışarıdaki kargaşanın dışındasın, yatağının içinde saklanmışsın. Hiç kimse seni göremez, bunu düşünerek tüm sorumluluklarından sıyrılıp yorgana sığınmak ve başını omuzlarının içine çekmek, işte huzur. Eğer dışarıdaki hizmetlerinde yarım bıraktığın bir imzan da yoksa yatağın da diken gibi batmaz. O an sadece seni çevreleyen duvarların sonsuz bir yeşil ovayı temsil ettiğini düşünebilirsin hani XP programının standart masaüstlerinden ‘manzara’daki gibi, deniz sevenler için ‘azur mavisi’ de diyebiliriz, fark etmez… Bir gün olur da cennetle mükâfatlandırılacak olursan, bunu “cennette isteyeceklerimin defteri”ne kaydedebiliriz. İşte böyle böyle yaşanır hayat…


Bir müziğin içinde kaybolmaktayım. Yorganın altına sığınmanın yetmediğinin sinyali belki de bu. Yüzlerce kez dinlediğim bir sonbahar şarkısının kafamda bir mp3 mekanizması oluşturmuş hissine kapıldım. Hayır, söyleyen ben değilim. Adrian söylüyor ben eşlik ediyorum, kimse duymamalı. Sonbaharı temsilen bir de yağmur yağsa, yağmur tanelerinin bazıları cama vurarak süzülüp pencere pervazında gözden kaybolsa… İşte böyle böyle fark ediyorum yaşadığımı.

Her şekilde M.

2 yorum:

Pınar Özcanlı dedi ki...

Bir ara sen bilmezsin tabii, benim kafama bir şey takılmıştı, bizim isimler hep böyle genelde dairesel şekiller alırken P, D ve B, M harfi neden dikti. Sonra düşündüm ben zaten M harfini aynen o şekilde yapmaktayım:m O yüzden sorun yok. (Küçük insanların küçük sorunları) Sonra çikolata bahçesi nerede adresini verir misin sen bana. Ayrıca W olma kısmını pek anlamadım. Ya niye düşünüyoruz ki, biz kebap falan yiyelim Mehlika, hay Allah kafayı sıyırdım ben.

Bir de benim büyük bir hayalim var, bulutların üstünde yaşamak, mümkün müdür, benim için bir araştırır mısın, bir de sen doktor olacaksın ya, şimdi Türkiyede bir doktora her alan atış serbesttir misali sorulur, ya benim gözlerim bozuk olmadığı halde neden bu kadar ağrıyor? tek nedeni bilgisayar ve kitap okumak mı?

Dertler uzakta kalsın, bu yazını çok sevdim, beraber bir yazı yazalım, sonra da ben seni sıradan iterim, sen gelmezsen gelme diyerek beni konu dahili etmiş olabilirsin, ama ben sana küsmedim haberin olsun. Çikolatamı bekliyorum.

Her zaman P. Tabii bu P'yi yuvarlak içine almak vardı, bilirsin sen:)

Mavisel dedi ki...

:D :D :D
Çikolatalar çikolata yemezler ki... ;)
1. senin gözlerin zaten bozuk canım, güzel görünmek için gözlüklerini kutusunda saklaya saklaya unuttun galiba; ya da bir aralar entellektüel gözükmek için gözlük alıp beni kandırdın ;) :D
2. çikolata bahçesi cuma 1 de çkl de yetişene ;)
ÇKL... :D

eksikhece.com

Artık http://eksikhece.com 'dayız!!!