24 Ekim 2007 Çarşamba

Karşısı karışık.

"Rüzgarın esmediği vakitler, saçların tarandığı gibi kalır. Güneşin parlaması üzerine vurmak istemezse donuksundur. Çiçekleri ezerek yürürsen köprülerini yaktın demektir."


Yerin altını nasıl kazdıklarını düşündü önce. Eğer beynini kandırabilirse kimi zamanlar böyle, işe yaramaz ya da onu ilgilendirmeyen şeyler düşünürdü. Öyle bir günde yine kendi kendine kendini kandırmaca oynamak istedi. Metrodan indi. Kaygan zeminden ötede, geçilmesi yasak sarı çizgide, uzun ve telaşlı bir insan selinin arkasında yavaş adımlarla ilerledi. Kendisini toprağın altında üstüne çıkaracak, çıkarırken de yormayacak olan yürüyen merdiven için köşeyi döndü. Tekti. Telaşlı kalabalık telaş ettikleri şeyin peşine düşmüşlerdi. O tek kaldı. Dönüp arkasındaki boşluğa dil uzatabilirdi, boşa tekme atabilir ya da yankıyı kullanarak bir kaç ses denemesinde bulunabilirdi. Yalnızlığın vazgeçilmez artıları vardı işte. Yaşanacak her daim. Saçlarını bozup toplamayı tercih etti bu kadar delice yapılacak şey varken o normalliği seçti.

Yeryüzüne çıktı uzun dolambaçların ardından. Kendisi çıkarken girenler vardı.

"Ben gideceğiniz yerden geliyorum, sizse benim gideceğim yerden! Ters yaşam, aynı çizgi de git gel nereye kadar?"

Garip bakışlar üzerinde çok gecikmeden birikti. Yüzü kızardı. Deli olarak görünmek istemedi o an. Sanki yanında biri varmış gibi davranmak istedi. Yoktu. Gözlerini yerlerde döşeli kirli taşlara dikti. Hızlı adımlarla kaybolmak istercesine bir kalabalığa daldı. Sırtı yanıyordu. Sanki tüm bakışlar ok olmuş saplanmıştı kendisine. Kızdı, açık vermemeliydi düşüncelerini.

Uzun ve kalabalık caddede çantasını sürükleye sürükleye ilerledi. Az önce olanları unutmuş bir hali vardı. İki yerde durdu. Biri bar, içse sarhoş olur muydu acaba? Buğulu camın arkasını görmeye çalıştı. Pek seçilmiyordu içerisi. Başını hafifçe eğdi, hissetti oradaki olabilecek duyguları ve insanları. Uzun saçlı barmen yakışıklı tipini aptal bakan bakışlarıyla negatifliyor, karşısındakinde tiksinti uyandırıyordu. İri bir adam iki bira istedi. Dudaklarının arasına sıkıştırdığı sigarayı acıkmış gibi içine çekti. Sigara insanı doyurur mu ki... Kirli bar masasında önüne itilen biraları aldı, kızıl saçlı incecik narin bir kızın oturduğu masaya yöneldi. Kız utangaçtı, adamın yanında çocuğuymuş gibi küçük duruyordu. Adam derdini anlatmasını istedi kızdan, kızın alnına odaklanmış bakışlarıyla. Kız birden geri çekildi. Sanki derdi o an başladı, böyle hissetti. Yanlış mı doğru mu... Böyle düşünülecekse eğer ikilemde yaşanacaksa yani, yanlışızdır... Kız çantasını bir anda kaptığı gibi koşar adımlarla çıktı bardan. Barın kapısı açıldı.

Bir rüzgar esti.

Hissettiklerinde ne kadar doğruluk payı vardı, bilinmez ama bir yerlerde gerçekten kızıl saçlı narin bir kız iri bir adamın gölgesinde solmakta. Olasılıkların sıfır kabul edilmeyeceği bir sistemde yaşardı çünkü o. İçse de sarhoş olmayacağını, en azından sarhoş olmanın gereksiz bir aktivite olduğuna karar verdi. buğulu camı ve kapıyı dışarı doğru iten rüzgarı oluğu yerde bıraktı.

İlerledi.

Karşı taraftan kısa boylu, şişman, beyaz saçlı bizlere göre abuk sabuk -delice- giyinmiş bir kadın geiyordu. İkisi de birbirlerine iki adım kala durdu ve selamlaştılar. Kadın "Mer haba!"; oysa, "Merha ba!". Sanki üstlendikleri ilahi bir görevi tamamlamışlardı. Böyle bir hava içerisinde ikisi de yollarına devam etti, ters istikamette.

Yalnız değilse eğer bu caddede, duyurmalıydı sesini. Yılların kendisinde bıraktığı acımasız yalnızlığın sonu gelmeli. Kilitli kaldığı odalara küfretmeli, bağırmalı en güzel şiirlerini, terkeden ailesinin şerefsizliğini, her saat başı aldığı ilaçların gereksizliğini, asıl olan nasıl olursa olsun yaşadığı gerçeğini...

İçinden dökülen milyonlarca heyecan ünlemini elleri titreye titreye bir kaldırım taşının üstüne çıkarak bıraktı.

"Ay tut ulmaz!
Uluyanlar kurt...
Ben se genç biri
Değilim deli!!!"

Sokak başında iki polis araçlarından indi,"Hastanden kaçan zır deli bu olmasın?" Ellerinde kelepçe, soluğu özgür kadının yanında aldılar. Kadın yine kızardı, söylendi kendisine, açık vermemeliydi, farklı olmak burada deli olmaktır diye düşündü. Belki de gerçekten deliydi.

Hiç yorum yok:

eksikhece.com

Artık http://eksikhece.com 'dayız!!!