11 Mayıs 2007 Cuma

5.11.2007

5.11.2007, Şu anda evimin tepesinden bir helikopter geçiyor. Sadece sesini duyuyorum ama yakındaki havalimanına gittiğini tahmin edebiliyorum. Zaten pek de zor bir şey değil nereye gittiğini tahmin etmek. Tabii benim bunca şeyi sadece helikopterin tepemden geçtiğini anlatmak için yazmadığımı da tahmin etmek pek zor bir şey değil.

5.11.2007, Bugün evde uzun süredir ilk kez yalnız kaldım. Benim için yalnızlık eğer gerçekten yalnız kalabiliyorsam bulunmaz bir nimet olabiliyor. Çünkü etrafta odaklanmamı engelleyebilecek hiçbir yaşam formu kalmıyor. Odaklanmak benim için çok önemli bir yeti, öyle ki eğer dikkatimi bir şeye verebiliyorsam geri kalan her şeyi unutabiliyorum ve yok sayabiliyorum. Yalnızlıktan bunaldığım şu günlerde kafamı sürekli meşgul tutuyorum bu yüzden. Hiç yapmadığım şeyler yapıp –ona buna somurtmak, yok yere aptalca şeyler söylemek, nefes almak ve vermek, insanlarla iletişim kurmak- geçmiş yokmuş gibi davranıyorum. İşe yaramıyor gerçi ama yarıyormuş gibi davranıyorum.

5.11.2007, Bu günün hiçbir anlam ya da önemi yok benim için. Sadece yalnızım o kadar. Ve uzun zamandır ilk kez bir şeyler karalıyorum. Sonunda nereye varacağını pek bilmiyorum ama karalıyorum. Ve bunu yapmak yüzümde ufak da olsa bir gülücüğün yerleşmesine gülerken hep yaptığım gibi gözlerimi kısıp buğulu bakışlar atmama neden oluyor. Biliyorum böyle gülerken çok aptal oluyorum ama kendimi yakışıklı sanıyorum suratım o hale gelince.

5.11.2007,

Yalnızlık güzel gerçekten yalnız kalınca,

Niye sıkmadın Âdem gırtlağını Havva’nın

Hem sen karı dırdırından kurtulurdun

Hem ben it kopuk.

Şiir bile yazabiliyorum yalnız kalınca. Hem de puslu bakışlarla monitöre gülücükler saçarak. Monitör demişken aklıma geldi, yaklaşık 5 senedir aynı monitöre bakıyorum ve her hattını ezbere biliyorum artık. Yüzünü en iyi seçtiğim en çok gördüğüm arkadaşım SAMSUNG 753DFX model bir monitör. Herkese tavsiye ederim hala canavar gibi. Hem esmer sevenler için siyah opsiyonu da var.

5.11.2007, Annem resim atölyesine gitti yine, bir senedir her Cuma gidiyor zaten, onun da bir özelliği kalmadı sayılır. Gerçi annem gerçekten yetenekli resim konusunda. Tablolarını satarak kendime rahat bir gelecek hazırlayabilirim, yalnızca sansasyonel bir şekilde marka olmalı annemin ismi. Ama rahat bir gelecek gibi beş para etmez bir şey için annemi biraz önce başından midem bulanarak kalktığım televizyondaki kadın ve erkeklerle aynı kutunun içine yerleştiremem, yerleştirmem.

5.11.2007, Yaklaşık 4–5 yıldır hiçbir Cuma olmadığı gibi bu Cuma da televizyonda çocukları gerçekten eğlendiren hiçbir şey yoktu. Beş para etmez kadın programları, kocasıyla aynı evde bir haremle beraber kalmak zorunda kalmış bir kadının acılı dramının anlatıldığı salakça başka bir program ve bir de içersinde "Bülent Ersoy’un seksi pozları ortalığı karıştırdı." şeklinde haberler olan dangalaksal bir haber vardı bugün televizyonda. Yani menümüz zengindi yine…

5.11.2007, Şimdi aklıma geldi, bugün gerçekten özel bir gün. Çünkü dün vücudumun çoğu yerinde stres, sinir ve sıkıntıya bağlı egzama başlangıcı olduğunu öğrenmemin üzerine verilen yarım kamyon ilacı ve içtiğimde beni evimle okul arasındaki kilometreleri koşarak kat etmeye teşvik eden “ginseng”i ilk kez bu sabah içmeye başladım. Ve ilaçları “sabah” içmek zorunda olduğumdan artık 13.00’da değil 9.00’da kalkmak zorundayım. Yani okula gitmeden önce 7 saattim var boş olarak geçirebileceğim. Ben de bu 7 saatte ginsengin de etkisiyle düz duvara tırmanma, klavyeyi delme, monitöre yumruk atma gibi ekstrem aktiviteler yapıyorum.

5.11.2007,

Bir kedi gördüm ağaca tırmıklarını batıran

Bir kedi ki, tee buradan gözüme takılan

Aptal kedi, salak kedi

İn oradan aşağı geri.

Kedilerle bile dirlik edemiyorum işte napalım.

5.11.2007, Office Word’den nefret ediyorum. Salak kelimesi argo olduğu için altına yeşil bir çizgi çiziyor ve kafayı yememe neden oluyor. Sana ne kardeşim salak işte salak! Çizme şunun altını fıtık oluyorum. Ayrıca sansasyonel yazdığımda da ““yabancı kelime dil erozyonu, “dalgalandırıcı” yaz." dedi. Yahu ne alakası var iki kelimenin. Hem belki ben 5 dakika önce televoleye maruz kalmış bir Türk genciyim. Kafanı gözünü kırarım!

5.11.2007, Sanırım kapının önüne gelen şu beyaz araba benim okul servisim, aşağıdan çağırıyorlar, ama hiç gidesim yok bugün okula. Puahaha, denyo servisçi arabanın önüne ambulans yazmış. Hem de ters… Kesin Karadenizlidir.

5.11.2007, İşin komiği kapım da güm güm ediyor hangi hayvan kırmaya çalışıyor acaba? Neyse ben bir gideyim de bakayım kimmiş kapımı çalan.

5.11.2007,

Nedensizce camdan bakarken

Aptal pespaye bir kediye

Ve dalga geçerken bir ambulansla

Kapımı çalan kimmiş diye heyecanlanınca

Öğrendim ki on metre aşağıda

Kapımı çalan ecelmiş.

Oradan oraya attığım

En son nerede bıraktığımı unuttuğum

Lastik bir topu almaya gelmiş…

5.11.2007, R.I.P

1 yorum:

Pınar Özcanlı dedi ki...

Basit sözcüklerle güzel bir anlatım. Çok beğendim ben. Uslu bir insanım aslında. Kalemine sağlık.

eksikhece.com

Artık http://eksikhece.com 'dayız!!!