6 Mayıs 2007 Pazar

Tutku: Uçurtma

Merhaba İle Girişgahdan Kalkış, İkinci Yazıya Doğru Gaza Basış;

Okusanız da okumasınız da,
Kalem kâğıt hatrına; bir de bana sana, şuna, ona; sonbaharda açan difenbahyaya; nisanın yirmi ikinci günü ölen kelebeğe; kışın yaşayan üşütük kardan adamıma; sadece yazın yüzen balıklara, deniz topuma, yelkenlime, kumasalıma…
Ah bir de SU’ ya
Patenlerimi de saymış mıydım? :P
***
- Ta ki ölüm konuşuncaya kadar sustu yaşamak sebebiyle; ölüm konuştuğundaysa yine sustu ölüm ondan vazgeçip yaşarken ölü bırakmasın diye.
Yalnızdım. Hayalperesttim. Hep uçuyordu çıtalarım. Onlar uçtukça, uçma fobililer bana gülüyordu. Uzaklaşmaktı en büyük doksan dokuzuncu amacım. Olmasın insanlar yanımda. Enerjimi emen bu yaratıklar atmasınlar beni ateşe, çalmasınlar uçan gemilerimi.
Gülümsemek hoşnutluktu ya bizim literatürde, gülümsettirdiler; hüzünlü durmak rahatsızlığın ifadesiydi çünkü.

Yaşamak zaten hastalıktı.
Beyaz gelinlikli kadın, siyah damatlıklı adamla kol kola yalancı bir bahçede –fotoğrafçı stüdyosunun maketi- gülücüklerini yalancıktan atıyordu ki o zamanki sadece u-mutlu kadın şimdi mor gözüyle ağlıyordu, kırmızı yatağında.

Gelip geçti bu film de ve daha nicesi duvar sinemamdan. Ben yönetmen, kalem gölgeleri oyuncuydu. Ben karamsar, yaşam yaramaz-dı.

Yaşadıklarımızı sorgulamak kime düşüyordu? Bizi yaratana! Peki, yaşarken hiç sorgulanacak gibi miydik?

Dövdü kadını adam, şiddetlice. Acı acı kanadı yüreği, ruhu, bedeni kadının. Hesapsızdı kan-lı/sız tüm darbeler. Ailesi yoktu, yerlerini o adama bırakmışlardı(!) Derman arkadaşı da yoktu, ulaşabileceği tüm halatlar kendisinin de içinde bulunduğu kuyudaydı zaten! Sevgisi de yoktu, aşkı da. Çünkü hepsini yaşanmışlık doldururdu, yaşatırdı. Yaşanmışlık ona nefret tattırdı, lanet okutturdu. Kadın baktı sorgulayan gözlerle aynaya neden bir karınca ya da sinek veya bir ayna değildi de bir insandı? Sonra bir yumruk attı aynaya –şiddetlice- hırsını alırmış gibi aynayı kıskanırcasına. O anda bir rakı şişesi patladı siyah saçlarının arasında ve saçlarının ucundaki kızıllığın dip boyası boyanmış oldu bedavadan. Ama beyni hafiften sarsılmış olacak ki bir anda göremedi kırık ayna parçalarında kendi dip boyasını sonra işitemedi o güzel küfürleri kocasının ağzından dökülen. Ama acısını hissedebildi neyse ki ikinci darbenin demek ki ölmek için kafatası çatlaması yetmiyormuş ( Hiç değilse uç beyni zarar görmemiş bunu öğrenebildi!). Sonra, üçüncü darbenin ardından yedinci bıçak girdi sağ böbrek üstüne ve ardından on birinci sigara sol omzunda söndü. Dip boyası iyi tutmamış olacak burnunun ucundan akıyordu. Bu sırada ölüm kapısının anahtarını verdi Azrail, kocası hayat düğümünü sökünce parmaklarıyla ensesinden!

Kadın u-mutluydu başta, başta bir çocuktu yaşam sadece küçük yaramazlıklar yapan.

Kadın u-mutsuzdu ortada, ortada bir karabasandı yaşam sadece kemikli elini gösteren.

Kadın sonda bir ölüydü, sonda yaşam adama kaldı.
Myra film sundu.

Güneş doğmak üzere, gölgeler belli belirsiz olmaya başladı artık. Ve film de bitti, kırmızı kalemimin su dolu bir bardağa düşmesiyle ve bu kırmızı su dolu bardağı bitkisiz toprak dolu bir saksının içmesiyle.Uçurtmaya bağladım o şafak boğazımı, uçurtmayı boğdum o kızıllıkta boğazımla. Ve saldım kendimi uçurtmanın cesediyle beraber o şafak, o yıldızsız, o bulutsuz, o aydınlıksız göğe, güneşin üşüdüğü vakit.

Çırpınmakmış yaşamak
Bir balıkmış insan
Dünya derya
Densizlik eden doğarmış yanlışlıkla
Ölen de mutlu (-u'suz) "Hatam sondu" diye.

4 yorum:

Pınar Özcanlı dedi ki...

Mehlika güzel bir dehşet yazmışsın. Bak cümlem ne kadar çelişki dolu. İyi bir tespitle güzel bir hikaye yazmışsın. Ama yazında :p yakışmamış pek, yeni yazılarını görmek dileğiyle. Saygılar.

Mavisel dedi ki...

Yeni yazılar? İnsan özgür oldukça daha çok üretir bilirsin.
Umarım daha iyileriyle katılmaya çalışacağım.
(Ayrıca pınar ":P" bu hayatın anlamıdır lütfen bari bundan mahrum etme beni)

ahmet aykut dedi ki...

gerçekten tebrik ederim.betimlemeler ve benzetmeler muhteşem.nobel geliyor mehlika:))

Mavisel dedi ki...

Nobel hayalimi de içine kattığın yorumun için teşekkürler ahmet :D (bilmiyorum nobel için bıyık altında kıs kıs gülüyor musun? şimdi "yok canım..." dersin ama :P )

eksikhece.com

Artık http://eksikhece.com 'dayız!!!